Hindistan’a gitmedim ama baya bir araştırma yaptım. Hindistan için ”İnsanı ya kendinden nefret ettirir ya da kendinden geçirir” diyor insanlar. Tezatlar ülkesi olarak anılıyor. Yoksulluk ve ihtişam, kalabalık ve sükunet bir arada insanlar yaşamlarını sürdürüyor. Hindistan diyince batılıların aklına ilk olarak Tac Mahal geliyor. Bu anıt türbenin yapımında 22.000 işçi ve filler çalışmış. Günün her saati farklı bir renkte fotoğraflanıyormuş. Pembe, beyaz, altın rengine dönüşmesinin nedenini şahın eşinin ruhsal karmaşıklığına bağladıkları inanışı yaygın.
Hindistan Nüfus ve Yerleşme
Ülke nüfusunun büyük bir kısmı günde 2 doların altında parayla yaşamlarını sürdürüyorlar. En zengin kenti Mumbai. Kalküta ise nüfusu en yoğun ve en adaletsiz şehirlerden. Halk sefalet içinde gecekondu mahallelerde ve çamurun içerisinde yaşıyor. 18 yaşın altındaki kızlar çeteler tarafından zorla seks ticaretine itiliyormuş. Güney ve kuzeyi arasında sıcaklık farklılıkları oldukça fazlaymış. Bir yıl içerisinde sıcak,soğuk ve yağmurlu olmak üzere 3 mevsim görüyor. Musonların etkisi bütün ülke genelinde hissediliyormuş. Nüfusu yaklaşık 1.2 milyar. Türkiye den gitmek istenirse 1 gün içerisinde vize alınabiliyormuş.
Ülkemizden 5 buçuk saatlik bir uçak yolculuğuyla gidiliyor. 28 eyaletten oluşuyormuş ve resmi dilleri Hintçeymiş ama yerel olarak 850 dil konuşuluyormuş. Hindistan yoga eğitimi veren iyi eğitmenlerle meşhur. 1960’lı yıllarda ülkemizden kara yoluyla giden baya kişi olmuş. İngiliz sömürgesinden kalma bir alışkanlık olarak trafik soldan akıyor. Yollarda bisikletler,tuk-tuklar(şehir içi ulaşımı sağlamak için motor taksi) ve inekler bir hayli fazlaymış. Toz bulutu insanın gözünü yakabilirmiş. Ancak belirli bir süre sonra buna ve kötü kokulara alışılıyormuş. İnsanlar fakir olsa bile hepsinin bir astrologu varmış. Hayatlarındaki önemli kararları astrologlara danışıp alıyorlarmış. Sınıf farkı varmış ve iki farklı tabakadan kimse evlenemiyormuş. Gezerken pasaport ve cüzdan,beslenme,turist avcılarına dikkat edin deniliyor. Hindistan da elbise renlerinin dili şu şekilde. Siyah kötülük,öfke,olumsuzluk,ölüm ve eylemsizlik demektir. Beyaz renksizlik ve yoksunluktur. Sadece aile cenazalerinde giyilir. Hint psikolojisinde önemli bir yere sahip olan kırmızı,ateşli,bereketli ve dinamiktir;saflığı,evlenen iki insan arasındaki birleşmeyi temsil eder. Koyu kırmızı ve safran sarısı aristokrasi,ihtişam ve servet demektir. Sarı uğurlu ve kutsaldır;mor kederdir; mavi Lord Krishna’nın rengidir;pembe dişilik,tazelilk ve sağlıktır. Yeşil ise yeni başlangıçlar,hasat ve mutluluk anlamına geliyormuş. Nesiller önce Jodhpur kentindeki din adamları kendilerini diğer vatandaşlardan ayırmak için evlerini mavi renge boyamışlar. Bu geleneği birçok kişi halen sürdürüyormuş. Hintliler baharın gelişini ”Holi Festivali” ile kutluyorlarmış. Rengarenk toprak boyaları önce yüzlerine sürüyorlarmış sonra da birbirlerinin vücutlarına atıyorlarmış. Çok renkliliği ve yeniden doğuşu simgeliyormuş.
YOUTUBE KANALIMA GÖZ ATMAK İÇİN TIKLAYINIZ.
Hindistan Ganj Nehri
Ganj Nehri’nde yıkanarak arınmak bir ritüelmiş. Ganj Nehri’nin akıntısının kuvvetli olması nedeniyle suya girenlerin tutunması için sıra sıra zincirler yapılmış. Ganjı kirletmemek için çıplak ayakla suya girilmesi gerekliymiş. Ganj Nehri’ne gelip hacı olanların en önemli ritüellerinden birisi saçlarını ustura ile kazıtmakmış. Hindu inanışlarına göre yenmesi yasak olan soğan ve sarmısak yemeklerde kullanılmazmış.
Teşekkürler güzel makale
Hintliler dünyanın en pis milleti ve en pis ülkesidir.Bunları deli öpmüş 🙂 Hatta bir adam hamile bile kalmış,göbeğini tutuyor!!!